Demokrasi icat edildiği günden beri, maalesef iktidar ve muhalefet içeren bir yapıyla günümüze kadar geldi. Bu da toplum içerisinde kutuplaşma oluşturarak, karşıt fikirlerin çatışmasına sebebiyet verdi. Öyle ki bu çatışmalar kimi zaman fiziksel şiddet eylemlerine dahi sebep oldu. Hatta muhalefet liderlerinin suikast ile öldürülmesi, muhalefet edenlerin hapse atılması, hapiste işkence görmeleri gibi örneklere de şahit olduk.
Demokratik Tehlike
Demokrasideki en önemli sorun ise diktatör yetiştiren bir sisteme dönüşmesi. Bazı iktidarlar muhalefetin yaptığı eleştirilere o kadar tahammülsüz ki, yıllar içerisinde güç zehirlenmesinin de etkisiyle diktatörlüğe dönüşmektedir.
Daha önce İktidar ve muhalefetli demokrasi mi kaptan ve yardımcı kaptanlı demokrasi mi? adlı yazımda sizlere farklı bir demokrasi modeli anlatmıştım. Peki kaptan ve yardımcı kaptanlı, muhalefetin olmadığı bir demokratik meclis nasıl kurulabilir ve nasıl çalışabilir?
Önce demokrasi incelemesi yapalım.
Demokrasinin Temel Özellikleri
1. Halk Egemenliği: Yönetim yetkisi halktan gelir. Vatandaşlar, seçimler yoluyla yöneticilerini belirler.
Halk seçim yapacağına göre, bu işi hızlandırmak ve kitleleri kontrol etmek adına siyasi partili bir seçim sistemi uygun. Bu da zaten günümüzdeki sistem oluyor. Bu kısımda bir değişikliğe gerek yok.
2. Hukukun Üstünlüğü: Herkes kanun önünde eşittir ve yasalar keyfi bir şekilde değiştirilemez.
Meclisi öyle bir şekilde kurmalıyız ki, kaptan ve yardımcı kaptan bir araya gelip kafalarına göre at koşturmamalı. En önemli kısım burası. Herkesin kanun önünde eşitliği burada konumuz değil.
3. Temel Hak ve Özgürlükler: Bireylerin ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü gibi hakları korunur.
Mecliste her türlü fikir saygı çerçevesinde tartışılabilmelidir.
4. Çoğulculuk ve Katılım: Farklı görüşlerin, fikirlerin ve siyasi partilerin bir arada var olabilmesi teşvik edilir.
Esas sorun burada çıkıyor. Çünkü amaç zaten muhalefeti dönüştürmek. Muhalefet ama kime göre muhalefet. Kaptanlı sistemde muhalefetin kim olduğuna da halk bizzat oyları ile karar verip onu yardımcı kaptana çevirmeli.
5. Azınlık Haklarının Korunması: Çoğunluğun kararlarına dayanmasına rağmen, azınlık grupların hakları da güvence altına alınır.
Meclise giremeyen partiler olacaktır. Bu partilere oy veren azınlıkların durumunda herhangi bir adaletsizlik yaşanmamalıdır.
Muhalefeti Öldürmek
İktidarı kaptan, muhalefeti de yardımcı kaptana dönüştürecek ve aynı zamanda da demokrasiyi koruyacak bir sistem kurmamız gerekiyor. Özellikle yukarıdaki 5 maddeyi de korumak faydalı olacaktır.
- Siyasi partiler seçime girer.
- Vatandaşların birden fazla oy verme hakkı vardır.
- Ülkenin nüfusuna göre ideal sayılabilecek sayıda bir meclis nüfusu oluşturulur. Örneğin 500 kişi.
- Meclise kaç partinin girebileceği kanunla belirlenir. En az 3 parti olmalıdır.
- Vatandaşlar mecliste izin verilen parti sayısı kadar oy hakkına sahip olurlar. En az 3 oy hakkı olmalı. (madde 4). Vatandaşlar tüm oylarını kullanmak zorunda değildir.
- En çok oyu alan birinci parti kaptanlık, diğerleri yardımcı kaptanlık görevinde olur.
- Birinci parti lideri devlet başkanı olur.
- Yardımcı kaptan partilerin liderleri başkan yardımcısı olurlar.
- Tüm kanunlar gizli oylama ile oylanır.
Sistem ana hatları ile böyledir. Dikkat ettiyseniz ilk başta kulağa tehlikeli gelen bir madde var. Bu madde 6. maddedir. Çünkü toplumun çoğunluğu kaptanı belirledikten sonra 2 oy hakkı daha var. Bu oyları ile de gene aynı çoğunluk toplu hareket ederek diğer tüm partileri belirleyebilirler. Gerçi demokrasi zaten çoğunluğu memnun etmek için doğmamış mıydı? Neden muhalefetin kim olacağına da oylar ile karar verilmesin?
Gerçi kaptanlı modelde mecliste muhalefet yok! İşte esas anlamanız gereken şey bu. Tam istikrar için meclise girecek tüm partiler benzer görüşleri savunan partilerden seçilmeli. Muhalefet ise meclis dışında kalarak muhalefet etmelidir. Şimdi bunu örnekle anlatayım.
A partisi 20 yıldır iktidarda bulunan bir parti olsun.
B partisi 40 yıldır ana muhalefette bulunan bir parti olsun.
C, D, E, F gibi başka partiler de ülkede var.
Kaptanlı modele geçtikten sonra C, D, E, F gibi partiler artık meclise girebilirler. Bu da azınlıkların ve daha küçük partilerin de meclise girmesini kolaylaştıracaktır.
A partisine oy veren kitle ülkedeki çoğunluk olduğu için tüm kararlar onlara ait olacaktır. Bu kitle 40 yıldır ana muhalefet olan ve çok kötü muhalefet eden B partisini siyaset dışında bırakabilir. Çünkü çoğunluk onlar. Veya B partisine yardımcı kaptanlık vererek onların da kanun tekliflerinin hayata geçirilmesini sağlayabilirler. Meclisteki her parti birbiriyle anlaşmak, uzlaşmak zorunda kalacaktır. Zaten bunu yapmazlarsa sonraki seçimde halk onları meclise sokmayacaktır. Doğal olarak halkın tercihi istikrar için birbiriyle anlaşabileceğine inandığı partileri meclise sokmaktan yana olacaktır.
İstikrar ekonomideki belirsizlikleri de ortadan kaldıracaktır. Sürekli meclis içinde sorun çıkaran bir muhalefetin hiç kimseye faydası olmadığı da tüm dünyadaki örneklerle gün gibi ortadadır. Şimdi bunu gerçek hayattan örnekleyelim.
Türkiye’de mevcut başkanlık sisteminde Akp iktidar partisidir. İktidar ortağı ise Mhp‘dir. Ana muhalefet ise Chp. Bununla beraber başka küçük partiler de mevcut. Diyelim ki bugün kaptanlı modele geçildi. Bu durumda cumhur ittifakı ve millet ittifakı da son bulacak ve her parti tek başına seçime girecektir.
Türkiye 90 milyonluk nüfusa sahip olduğu için en az 5 partinin meclise girmesi yönünde karar alındığını varsayalım. Çoğunluk Akp seçmeni olduğu için Akp birinci parti olacaktır. Akp lideri veya onların devlet başkanı adayı başkan seçilecektir.
Elbette çoğunluk Akp seçmeni diye illa meclis aşağıdaki gibi oluşacak diye bir şey yok. Pek ala Akp’yi birinci parti yapıp, yanına tamamen sol kesimden partileri de gönderip Akp’nin şımarmasının önüne de geçebilir. Seçmenin nasıl bir devlet yönetimi istediği ilk seçimde zaten belli olacaktır. Tüm partiler sonraki seçime ona göre hazırlanacaktır. Fakat aşağıdaki gibi bir simülasyon gerçekleşebilir.
Birinci parti Akp = Kaptan parti ve devlet başkanını belirleyen parti
Dediğim gibi çoğunluk Akp seçmeni olduğu için diğer partilerden de hangilerinin meclise girip giremeyeceğine en çok onlar karar verecektir. Örneğin Akp seçmeni oy pusulasında 2. parti olarak Mhp’yi seçebilirler. Zira Akp ile bir uyum içinde çalışmaktadırlar. Ülkedeki milliyetçi kesimin de Mhp’den vazgeçmeyeceği ortadadır.
İkinci parti Mhp = Yardımcı kaptan ve başkan yardımcılarından birisine sahip parti.
Oy pusulasında 3 oy verme hakkı daha olan seçmen, ülkedeki göçmen politikasını beğenmediği için üçüncü parti olarak Zafer partisinin meclise sokabilir. Zafer partisinin milliyetçi ve sağ tarafta yer alması diğer 2 parti ile uyumsuzluğu bir nebze örtecektir. Bu sayede yeni kurulmuş daha küçük bir parti de mecliste temsil hakkına sahip olacaktır.
Üçüncü parti ZP = Yardımcı kaptan ve başkan yardımcılarından birisine sahip parti.
Seçmen ekonomik sorunlara çözüm üretebileceğine inandığı bir başka partiyi de meclise sokabilir. Örneğin sürekli bilimden bahseden Memleket partisine bir şans verebilir. Sonuçta memleket partisi Chp gibi körü körüne muhalefet yapmak yerine doğruya da doğru demek de ve yerli ve milli çalışmalara destek vermektedir.
Dördüncü parti MP = Yardımcı kaptan ve başkan yardımcılarından birisine sahip parti.
Beşinci parti olarak da seçmen farklı bir tavır sergileyip belki Chp’yi de meclise sokabilir. Veya kendisine çeki düzen vermesi için 1 dönem meclis dışına itebilir. Muhtemelen de itecektir. Hatta sistem oturursa bir daha Chp’nin meclise girme şansı olmayacaktır. Yıllardır yapılan beceriksiz muhalefetten bıkan seçmen Yeniden Refah Partisini meclise beşinci parti olarak sokmuş olsun.
Beşinci parti YRP = Yardımcı kaptan ve başkan yardımcılarından birisine sahip parti.
Bu durumda devlet kadrosu şöyle olacaktır.
Meclis: Akp, Mhp, Zp, Mp, Yrp
Başkan: Recep Tayyip Erdoğan
Başkan yardımcıları: Devlet Bahçeli, Ümit Özdağ, Muharrem İnce, Fatih Erbakan
Tamamen gizli oylama ile karar alınacağı için meclisteki tüm çalışmalarda özgürce karar alma şansı olacaktır. Mecliste gerçek bir demokrasi olabilmesi için tüm milletvekillerinin tamamen bağımsız bir şekilde hareket edebilmesi gerekiyor. Açık oylamada bu mümkün değildir.
Fikir üzerinde düşünülmeli ve geliştirmeler yapılmalıdır elbette. Fakat şu bir gerçek ki, hiçbir vatandaş kötü muhalefetli bir demokraside yaşamak zorunda değil!